30 Haziran 2018 Cumartesi

KURTAR BENİ

Dün akşam huzurundaydım, Efendimin

Kapıyı açtığında ona bir baktım, ve nutkum tutuldu. Her zaman güzeldi yalan yok ama bu sefer bir başkaydı. maskülen tarz bir gömlek, yakası oldukça açık ve kendisine çok yakıştırdığım kısacık bir kot şort. Maskülen tarzı beğensem de herkese yakıştıramam, onu taşıyabilecek insanlar giyerse eğer tek kelimeyle ada hanım gibi muhteşem olurlar...

İçeriye girdiğimde O koltuğuna kuruldu, ben ise en rahat koltuğa bile değişmeyeceğim yerdeydim. Ayaklarının ucunda gözlerine bakarken...

Her zamanki gibi önce sohbet ettik zaten severim konuşmayı, İnanın hadi içeri girdin havla, al sana tokat... vs yaşayıp sonra siktir git denilse insan hiçbir şey anlamaz ve tat alamaz.

Tabi konuşurken bir yandan da ayaklarına masaj yapıyor, kokusunu ve tadını ezberlemeye çalışıyordum. Lakin az önce banyo yaptığından Don Kişot'un yer değirmenlerine yaptığı saldırı gibi boşa bir uğraştı benimkisi :-)

Efendim bu sefer biraz acı çekmemin onu mutlu edeceğine karar vermiş olmalı ki, yüz üstü halıya yatmamı emretti. Ben halının üstünde yatarken O diğer odaya gidip bir şeyler getirdi.

Evet mum, çakmak, kibrit.

Daha önce bu tür bir deneyimim olmamıştı. Ne kadar acıyacak yada ben ne kadar dayanabileceğim hiç bir fikrim yoktu. Pek sorun değildi gerçi çünkü birazdan bu soruların cevabını öğrenecektim...

Önce mum damlatmaya başladı Efendim. Gerçekten oldukça güzel bir his o damların vücuduma değdiği vakit verdiği tat, Neredeyse halının üzerinde uyuyacaktım huzurla :-) Efendim gerçekten ateşe oldukça dayanıklısın bu kadar tepkisiz kalacağını zannetmiyordum dedi. (Sanki çok önemli gibi bende seviniyorum )

Baktı pek olmuyor kalçamın üstüne oturdu ve eline çakmağı aldı. Çakmağı yakıp ucunu iyice kızdırdıktan sonra vücuduma basmaya başladı. Bunun acısı mum gibi değildi daha sert ve daha tahrik edici... Efendim kalçamda beni damgalarken bende efendimin ayak bileklerini tutup zevk denizinde dümeni olmayan bir gemi gibi yüzüyordum. Bu arada övünmek gibi olmasın hala beklediğinden baya bir dayanıklı olduğumu söylüyordu :-) Diyecektim bunlar ne ki diye ama sonra bu lafı yemek zorunda kalabileceğimin de oldukça farkındaydım ve bu sebeple sessizce damgalanıyordum. Muhtemelen baktı benim keyfim yerimde :) bir ses duydum kibrit yakıp belimin sağ ve sol taraflarında temas edercesine yakın gezdirip beni yakıyordu. Ayak bileklerini tutup güç almasam ne yapardım bilmiyorum ama çok hafif debelenip, beni bu konuma sokup bana verdiği acıdan bile zevk almamı sağlayan Efendime biraz daha hayran oluyordum...

Bu aşama bittikten sonra, O tahtına kuruldu ben ise gene yerimi almıştım. bir müddet sonra Efendim mutfakta bulaşıklar var git yıka dedi. Mutfağa bir girdim aman Allahım tezgahta boş yer yok. 4 tane tava 1 büyük tencere sayısız bardak,tabak,çatal kaşık. Bunları görünce kendi kendime bir gülme geldi çünkü kendi evimin lavabosunda 2 tane tabak var ve ben 2 gündür yıkamaya üşeniyordum. :) Başladım yıkamaya tabii bu arada sırtım da İNCE İNCE SIZLIYOR :) belkide bu sızlamalar dır beni bu sefer daha hızlı çalışmaya iten, Bu arada iyi ki gelmişim buraya yoksa belediye muhtemelen burayı basardı diye de içimden konuşmuyor değilim. Bir müddet sonra (inanın kac dakika kaç saat durdum bilmiyorum) bulaşıklar yıkandı ve tezgah silindi. Elimi yüzümü yıkamak için izin aldım, Her zaman ki gibi kan ter içindeyim zira.

Saat baya geç olmuştu muhtemelen burada biter diye düşünüyordum. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra yerimdeydim ve beni göndermesini beklemeye başladım. Ama ben git kelimesini beklerken önümde sallanan o muhteşem ayakla karşılaştım ve başladım masaja. bir zaman sonra O muhteşem insan arkadan ellerimi kelepçeleyip gözlerimi bağladı ve ayaklarını bu şekilde emdirmeye ve boğazıma kadar sokmaya başladı. Ayak başparmağının küçük dilime temas ettiğini söyleyebilirim.Tüm parmak aralarını yalayıp temizlemek daha doğrusu o konuma düşmenin verdiği haz tek kelimeyle muhteşem. Gerçekten sırtımda acı hissi ve ağzımda ruhumun ve bedenimin yegane sahibi Efendimin ayakları, burası cennet değilse nerede lan bu cennet...

Daha sonra arkamda ki kelepçeyi çözdü ve ellerimi önüme getirip tekrar bağladı. Sırt üstü uzanmamı emretti. Ama bende bir fark vardı, tam olmasa da bu duygular sonucu birazcık ereksiyon halindeydim. Efendim de sen erekte misin diye sordu ve ben birazcık diye cevap verdim. Ve birden üstümde bir ayakla ezildiğimi fark ettim. Oda ne hafif bir cuck crush yaşamaya da nail oluyordum Topuğu ve tırnak uçlarıyla bastırıp canımı yakıyor arada ayağını sertçe kaldırıp vuruyordu. Ve ben birazcık erekte olan köle baya baya tatmin olma yolunda gidiyordum. Bu aşama bitti ve kelepçelerim çözüldükten sonra ayak ucunda ki yerimi aldım ama ne halde olduğumu anlatamam size. Bende çok merak ediyorum o an nasıl bir yüz ifadem vardı. Resmen bir keyif sigarası yakmak istedim sigara içmememe rağmen. Efendim sen mazoşistsin acıdan haz duyduğumu söyledi, Kısmette O güzel gözlü, ruhumun ve bedenimin sahibi efendimin kapısından köle adayı olarak girip, Mazoşist bir köle adayı olarak çıkmak varmış...

Gece yarısı olmuş ve ben evime dönüyordum arabamla. Sırtımı durmadan koltuğa bastırıp aldığım acı sebebiyle yaşadığım hazzın artmasını sağlıyorum. Evime geldim ve sırtıma bir baktım baya baya yanıklar bir çoğu su toplamış. Her zaman yüz üstü yatarak uyuyan ben bu sefer yatağımda sırt üstü yatıyordum :)

İnsan kendini bilmeli, ne olduğunu bilmeli ve bunu kabullenmeli, Ben artık ne olduğumu ve yerimin neresi olduğunu biliyorum. En sevdiğim kokunun ve en sevdiğim tadın ne olduğunu biliyorum. Bunları bana Ada hanım öğretti ve benimsetti. Ben halimden mutluyum ve beni eski yaşamımdan bir nebze kurtardığı için Kendisine şükrediyorum. Belki de duygularımı en güzel bu sözler anlatacak;

"Nefret et benden"
"Kır beni"
"Sonra kurtar beni, kurtar beni"

"İt beni"
"Ez beni"
"Sonra kurtar beni, kurtar beni"

Dedim ki; "Kurtar beni"
Dedi ki; "Belki, belki"



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder